Ama kimimiz sıcacık bir evden, kimimiz soğuk bir sokaktan. Kimimiz umutla hayal kuruyor, kimimiz hayatta kalmaya çalışıyor. Bu yazı, görünmeyen hayatlara, duyulmayan çığlıklara bir bakış… Çünkü aynı gökyüzünün altında yaşasak da, kaderimiz ne yazık ki eşit değil.

Sabah işe gitmek için evden çıkarken gökyüzüne baktım bugün. Masmavi bir gökyüzü, serin bir rüzgar… İçimi huzur kapladı. Sonra sokağın başında bir çöp konteynerinin dibinde karton toplayan küçük bir çocuğa takıldı gözüm. O da aynı gökyüzüne bakıyordu ama gözleri bambaşkaydı. Yorgundu. Belki biraz da kırgın. Bir an, “Nasıl olur da aynı gökyüzünün altında bu kadar farklı hayatlar yaşanır?” diye geçirdim içimden.

Biz sabah kahvemizi yudumlarken, onlar güne yarı aç karınlarla başlıyor. Biz haftasonu tatili planları yaparken, onlar iki gün üst üste aynı işte çalışabilmenin hayalini kuruyor. Aynı şehirde yaşıyoruz, aynı sokaklarda yürüyoruz, belki aynı otobüse biniyoruz… Ama kaderlerimiz bambaşka.

Modern kölelik denince akla hâlâ zincirli insanlar gelmesin. Bugünün köleleri AVM'lerde, tekstil atölyelerinde, inşaatlarda, tarlalarda... Gece gündüz çalışıyorlar. Alın terlerinin karşılığını bile tam alamadan, susturulmuş bir öfkeyle yaşıyorlar. Kimisi çalıştığı yerden çıkınca ayaklarını sürüyerek yürür, kimisi çocuklarını uyuttuktan sonra sessizce ağlar. Ama kimse görmez. Çünkü bu düzen, onları görünmez yapmayı çok iyi başarmıştır.

Ne garip… Aynı gökyüzünün altında kimimiz ay sonunu getiremiyor, kimimiz fazla parayı nasıl değerlendireceğini düşünüyor. Kimimiz dört duvar arasında hayata tutunmaya çalışıyor, kimimiz dünyayı gezip “keşfetmenin tadı başka” diyor. Oysa yaşama hakkı, herkesin. Sadece parası olanların değil, şansı yaver gidenlerin değil; herkesin!

Bu bir suçlama yazısı değil. Ama bir hatırlatma... Belki senin bir tebessümün, küçük bir yardımların, bir paylaşımın bile birinin hayatında fark yaratır. Bazen empati, en büyük devrimdir. Belki bir gün, bu adaletsizliği tamamen bitiremeyiz. Ama en azından gökyüzüne bakarken içimiz daha rahat olabilir.

Unutma…
Aynı gökyüzünün altındayız. Ama eşit bir hayatı hâlâ paylaşamıyoruz.
Ve bu, sadece onların değil, hepimizin ayıbı.