Hayat… Ne garip bir kelime değil mi? İçine milyonlarca duygu sığar, bir ömür sığar hatta bazen tek bir bakış, tek bir an. Kimi zaman hayalini kurduğumuz şeyler olur da elimizden kayıp gider, kimi zaman da hiç beklemediğimiz güzellikler usulca gelip gönlümüze yerleşir. İşte tam da bu yüzden denmiştir ya, “Hayat hesapla değil, nasiple yaşanır.”

Ne kadar plan yaparsak yapalım, hayat kendi akışında bize başka yollar çizer. Günlerce, aylarca hatta yıllarca hayalini kurduğumuz bir iş, bir insan, bir şehir… Belki bir anda elimizden kayar gider. Oysa biz ne çok istemiştik, ne çok emek vermiştik. “Hesap” tamamdı, ama “nasip” yoktu.

Bir köy öğretmeninin tayini çıkmazken başka bir şehirde öğrencilerin onu bekliyor olması… Yıllarca çocuk sahibi olamayıp sonra bir anda kucağına bir mucize alan bir annenin gözyaşları… Ya da tam umudunu yitirmişken karşısına çıkan bir dost eli… Bunların hiçbirini hesaplayamazsınız. Çünkü hayat, matematik gibi işlemez. Kalbinizin attığı, dualarınızın kabul olduğu yerden gelir nasip. Beklemediğiniz anda, beklemediğiniz yerden…

Elbette plan yapacağız, hayaller kuracağız. Çünkü insan umutla yaşar. Ama her şeyi kontrol etmeye çalıştıkça, hayatın sürprizlerine karşı kör oluruz. Oysa en güzel hikâyeler, biz onları yazmaya çalışmaktan vazgeçtiğimizde başlar. Bazen bir kayıp, çok daha güzel bir kazancın habercisidir. Bazen de “neden olmadı” dediğimiz şeyler, “iyi ki olmamış” dedirtir bize yıllar sonra.

Hayat; biraz dua, biraz sabır, biraz da tevekküldür. Çok hesap yapmayın. Biraz bırakın kalbiniz sizi götürsün. Çünkü nasip, sadece sizin için yazılmış olana gelir ve vakti geldiğinde sizi bulur.

Hesap kitap yapmadan, sadece elinizden gelenin en iyisini yapın. Gerisi zaten olması gereken gibi olur. Çünkü gerçekten de…

Hayat hesapla değil, nasiple yaşanır.

Sevgilerimle, güzel yürekli okurlarıma...